AK Parti Karaman Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, Konya Pancar Ekicileri Kooperatifinin 26 Ağustos 2017’de gerçekleştirilecek Genel Kurulunda aday olmayacağını açıkladı. Konya Şeker’in 18 yılda Türkiye’nin en büyük 4 gıda kuruluşundan birisi haline geldiğini ifade eden Konuk, kooperatif üyelerinden emaneti ehline teslim etmelerini istedi.
BAŞKAN RECEP KONUK, ADAY OLMAYACAĞINI AÇIKLADI
Konya Pancar Ekicileri Kooperatifinin 26 Ağustos 2017 Cumartesi günü yapılacak 65. Olağan Genel Kurulu öncesinde AK Parti Karaman Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı, Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk başkanlığında istişare toplantısı düzenlendi. Konya Şeker konferans salonunda yapılan istişare toplantısına; ilçe belediye başkanları, ziraat odalarının başkanları, sivil toplum kuruluşu başkanları ile çiftçiler katıldı.
AK Parti Karaman Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, 26 Ağustos 2017 Cumartesi tarihinde gerçekleştirilecek Konya Pancar Ekicileri Kooperatifinin 65. Olağan Genel Kurulunda aday olmayacağını açıkladı.
ÇİFTÇİNİN BAŞINI ÖNE EĞDİRTMEDİK
Başkan Recep Konuk, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Sözlerimin en başında Konya Şeker’i kuranlara, yaptıranlara, ayakta tutanlara hayır duası etmek istiyorum. Hepsinden Allah Razı olsun. Aralarında ebediyete intikal edenlere rahmet diliyorum.
Bildiğiniz gibi 26 Ağustos Cumartesi günü Kooperatifimizin seçimli Genel Kurulu’nu gerçekleştireceğiz. 1999’da Başkan adayı olarak katıldığım Genel Kurul’dan sonra bu benim Başkan olarak açılışını yapacağım 18’nci Genel Kurul. Biri Olağanüstü olmak üzere 5 kez seçimli genel kurul gerçekleştirdik.
Sizlerden, çiftçi kardeşlerimden Allah Razı olsun, hiçbir genel kurulda başımızı önümüze eğdirmediniz. Ben de sizin başınızı önünüze eğdirmedim.
Konya Şeker’de emanet hırkasını teslim aldığımda 43 yaşındaydım. Burada, bu salonda bulunan arkadaşlarım hatırlayacaklardır.
Ben bir gün evimde otururken, Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı olayım da makam odasında yayıla yayıla oturayım diye bu işe talip olmadım.
Çumra Belediye Başkanlığım döneminde çiftçinin işi büyüsün diye şahsen başlattığım, arkadaşlarımla birlikte pişirdiğimiz, projesini tastamam hazırlattığımız, ruhsatını çıkardığımız Çumra Şeker Fabrikasını Konya Şeker’e, o zamanki kooperatif yönetimine buyurun yapın, bu fabrika çiftçinin olsun diye teslim ettik. Yani yemeği hazırladık, çiftçinin tabağına doldurma işini onlara teslim ettik. Oyaladılar, oyaladılar, oyaladılar ve bir gün yapmıyoruz dediler.
Ben de o zaman çiftçinin işini büyütmeyenler, büyütmek istemeyenler gidecek, çiftçinin işini büyütenler gelecek diyerek yola çıktım. Bu kararımı, niçin aday olduğumu da ilk önce sizinle, çiftçiyle paylaştım. Birlikte yürüdük ve netice aldık. Küçük olsun benim olsun diyenler kaybetti, büyük olsun, çiftçinin tarlanın işi büyüsün diyenler kazandı.”
ÇİFTÇİNİN İŞİNİ BÜYÜTECEK HAYALİMDEN VAZGEÇMEDİM
On binlerce çiftçinin işini büyütmek için kurulan hayali paylaşmayanların, o hayale inanmayanların, o projeye geçer not vermeyenlerin gittiğini, bu topraklar için hayali olanların, iş ve aş üretmek için azmi olanların geldiğini belirten Başkan Recep Konuk,
“Hikâye bu ya; memleketin birinde geçimini at yetiştirerek sağlayan konar göçer bizim Yörükler gibi bir aile varmış. Bu ailenin küçük oğlu da ailesinin yurt tuttuğu yerde eğitimini
devam ettiriyormuş. 12-13 yaşlarında gittiği okulda öğretmeni bir ödev vermiş. Gelecekte ne yapmak istediğinize, nerede yaşamak istediğinize dair bir kompozisyon yazın demiş. Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazmış. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlatmış.
200 dekarlık bir arazi. İçinde ahırlar, padoklar, yürüyüş ve koşu yolları olan bir kroki bile çizmiş. Arazide ailesiyle yaşayacağı evi de krokiye yerleştirmiş. Ödevini gururla öğretmenine takdim etmiş. Sonuç; ödev kâğıdının üstünde kırmızı kalemle kocaman bir “sıfır”. Canı sıkılmış çocuğun, nedenini sormuş.
Hocası; gerçekçi değil, demiş ve eklemiş;
Paran yok. Gezgin bir aileden geliyorsun. At çiftliği kurmak için büyük para lazım. Önce arazi alacaksın. Damızlık alacaksın. Onların üremesi için işletme sermayesine ihtiyacın olacak. Ödevini yeniden gerçekleştirilebilir bir hayal kurarak yazarsan notunu tekrar gözden geçiririm demiş, öğretmen. Çocuk 1 hafta oturmuş, boşa koymuş olmamış. Doluya koymuş almamış. Hayal etmediklerini yazmış içine sinmemiş. İçine sinenleri yazmış, aynı hayal çıkmış. Fazla uzatmayayım. Eski ödevine unuttuğu bir iki detayı ekleyip, aynı kâğıdı götürmüş öğretmenine.
Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin ben de hayallerimi demiş.
Sonuç o öğretmen, emekli olmadan hemen önceki 3-5 sene art arda öğrencilerini o öğrencisinin at çiftliğine yılda en az bir kere ata binmeye götürme fırsatını yakalamış. Değiştirilmeyen hayaller ve hayalinin peşinden giden inançlı bir genç sayesinde.
Bizim de hayalimize kırmızı kalemle kocaman bir kırmızı çizgi çektiler. O parlak hayali karartmaya çalıştılar. Sadece o dönemin kooperatif yönetimi değil, bu projeye finansman bulmak için gittiğimiz bankacılar da kırmızı kalemle olmazı yazdılar. Onlar tavrını değiştirmedi, ben de çiftçinin işini büyütecek hayalimden vazgeçmedim. Sonuç, kredi vermediler, kaynak oluşturmayı öğrendik. Eski fabrikayı rehabilite ettik, melasta kalan şekeri almayı başardık, enerjiden, işçilikten tasarruf ettik, kendi kaynağımızı toparladık. O fabrikanın temelini attık, bitirdik. Yapmıyoruz diyenler, Konya Şeker’in 1999’daki bilançosuna bakıp, kredi notunuz sıfır bu projeyi yapamazsınız diyenler hayalimizin Konya Ovasında vücut bulmasını ancak ve ancak 4-5 sene geciktirebildiler, o kadar.
Vazgeçmediğimiz o hayalimizin yani Çumra Şeker Fabrikasının temelini attığımız dönemde arkadaşlarımız o kadar heyecanlı, o kadar gayretliydi ki, gece Çumra’daki o çorak arazide kaldığımız, inşaatın sorunsuz ilerlemesi için 3-5 gün eve gitmediğimiz oluyordu. Bu gayret ve bu heyecanı sergileyen arkadaşlarıma şunu dedim; bakın hepimiz bu işe kellemizi koyduk ama unutmayın burası bir kooperatif, mahkeme kadıya mülk değil. Unutmayın mahkeme baki, kadı fani, burada da Konya Şeker baki biz faniyiz dedim. Bir gün gelecek ve ben dahil hepimiz şimdi temelini attığımız bu fabrikanın kapısından kimlik bırakarak içeri gireceğiz. Eğer o gün geldiğinde bugün sarf ettiğiniz emeğe, gösterdiğiniz fedakârlığa ah vah edecekseniz bu işle hiç uğraşmayın, dedim” dedi.
KENDİ KAYNAĞIMIZI OLUŞTURDUK
Kredi verilmemesine rağmen kaynak oluşturmayı öğrendiklerini, eski fabrikayı rehabilite ettiklerini, melasta kalan şekeri almayı başardıklarını, enerjiden, işçilikten tasarruf ettiklerini, kendi kaynaklarını toparladıklarını hatırlatan Başkan Recep Konuk, “İşte o gün geldi. Ben de artık inşa ettiğim, inşasında emeğim olan 45 üretim tesisini barındıran 8’i kampüs olmak üzere 11 yerleşkenin nizamiye kapısından kimlik bırakarak gireceğim. 1999’da çiftçinin huzurunda adayım dedim, bugün de çiftçinin huzurunda aday değilim demek için sizi davet ettim.
Konya Şeker’e gelirken sırtımda bir ceketim kafamda yapacaklarım vardı. Şimdi giderken, daha doğrusu emaneti teslim ederken yine sırtımda bir ceketim, gönlümde de kafamdakileri yapmış olmanın huzuru var.